Yakın zamana kadar kekemeliğin psikolojik bir problem olduğu düşünülmekteydi. Bu düşünceden hareketle genellikle aileler çocuklarında kekemelik olduğunu farkedip bunu ona da hissettirirlerse çocuktaki kekemeliğin kalıcı olacağına inanıyorlardı. Bu düşünce diagnosojenik teori olarak adlandırılır ve günümüzde izleri halen sürmektedir.
Diagnosojenik düşünceye göre kekemelik üzerinde dikkati toplamak, ona önem vermek sadece durumu kötüleştirir. Ancak alanda yapılan görece yeni çalışmalar bu düşüncenin ne kadar yanlış olduğunu gözler önüne sermektedir.
Kekemeliği yok sayıyor gibi görünmek ya da konuşma gelişiminin normal bir evresiymiş gibi davranmak ancak gerekli müdahalenin gecikmesine ve çocuğun kafasının karışmasına sebep olacaktır. Çünkü çocuk bu durumda konuşmasındaki güçlüğün neden üzerinde konuşulmaması gereken bir durum olduğunu merak edecek ve konuyla ilgili kendince bilgilendirilmemiş fikirler üretecektir.